bir yorgun kuş çiz omzuma
uyusunarada kanatlasın beni, kaldırsın
bazen ben ona gökyüzü
denizi buruşturup atalım kimi
çöl upuzun uzansın bazı
bir çiçeği ağlayayım uzun ve dağınık
o an için bir tek çok yol geleyim
içimden kazınan o körpe karanlık
ve dili mahrem bir yalnızlık yeri
o kuşun sırtına yüklenip kendimi
geçivereyim şu kalabalık kafes üzerinden
dudağında gül kanayan kadınları görüp
sileyim bulut pamuklarıyla
seni hemencecik bileyim
mart buzundan yükselen uçurum
ve ağustos gölgelerini tırmanan güneş yakınımda
bu bir armağan
ağlamak gül bebeklere
ölü babalarının başında taşın ağırlığınca duran
bir yorgun kuş çiz omzuma
gözleri bir çiçek sessizliği
rüzgar yalayan atlar ve kımıldanan yeşil çimenlerin diyarından
alıp getirsin senden beni
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder