27 Ekim 2020 Salı

Kuşatma

 kabına sığmadı kırçıl mavi, nehri yutkundu durdu

Süphan’ın karlı saçlarından süzüldü gün
tüm zehrini yüzüme vurdu
mavi; ne yumuşak, sıcak ne aydınlık
sesi dağıldı aynada, ayna kendini gördü

ey can;
içimde kıpırdayan bu kuyu
özünü akıttı geldi

dağılan ellerin saçlarımda
öyle gerçek
çivit mavi, ipek mavi, göğünü sırtında taşıdı geldi

tozunu döktüğü yerden kaldırdı zaman
ayak izini alnımızın bahçesine bıraktı
tanıdık çok sonra kendimizdi rast geldiğimiz
ney’ine dokundu üstat, bir nefeste geçti evreni

ey yar
yarım kalmış ne varsa ekle kendini
sevgili kalbini 
kar yeryüzü toprağına
sefası olsun ölümün
.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Kaç gökyüzü kaldı ardımızda

 yakıyorum kelimeleri bir bir ormanlar ısınmıyor içimde nasıl bir şey senin yoksulluğun beklemelerin nasıl, ya gitmelerin kiraz  çiçek lerin...