topladım tüm çakıl taşlarını hayatın
inandım ellerine her şeyden çok
onların güvenli sıcak iklimine
kendimi göze aldım
neydi buradan öğrendiğim
yaşımı sorma,
hep seninleyim
yüzümü yaslasam göğün camına
yağmur bana ağlayacakmış gibi
seni seviyorum
ve
bundan daha büyük, daha geniş bir cümle
bilmiyorum
nasılım biliyor musun
kınımdan çıkarmışlar da
kime saplasalar
hep ben ölecekmişim gibi
ateşi yutkunsaydım
yanmayacaktı böyle
içindeki nehir
zehrimi balına sürünüp
göğsünün gençlik baharında açabilirdi kalbim
ki kalbim
en büyük sırrım benim
genişledikçe daralan koridorlarında
çarptıkça yavaşlayan ritmiyle
yaşam denilen ebediyetin
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder